Zeytinburnu Mutlu Sonlu Masöz Bayanlar

Zeytinburnu Mutlu Sonlu Masöz

“Sakin ol baba. Bana babaannemin nerede olduğunu söyle.” Scarlet’ın aklı sorularla doldu. “O nerede? Onu kimler alıkoyuyor? Neden?” Babası panikle parlayan gözlerle Scarlet’ın yüzünü inceledi. Yavaşça başını iki Zeytinburnu Mutlu Sonlu Masöz yana salladı ve gözlerini yere düşürdü. “Sakladığı bir şey var,” diye mırıldandı. “Ve ne olduğunu öğrenmek istiyorum. O şey nedir Scarlet? Ve nerede?”

Döndü ve daha önceden karıştırıldığı aşikâr, içi gömlekle dolu bir çekmeceyi karıştırmaya başladı. Ter içindeydi ve saçları şakaklarına yapışmıştı. Scarlet karyoladan güç alarak kalktı ve yatağın üstüne geçti. “Lütfen baba.” Kalbi, canını yakacak kadar hızla atmasına rağmen, sakinleştiren bir sesle konuşmaya çabaladı. “Babaannem nerede'”

“Bilmiyorum.” Babası tırnaklarını duvarla, onu süsleyen kaplama  arasına geçirdi. “Paris’te bir bardaydım, içkime hap atmış olmalılar, çünkü sonradan hatırlamış olduğum tek şey, karanlık bir odada uyandığım. Rutubet ve küf kokusu hâkimdi.” Burnunu çekti. “Beni bıraktıklarında da aynı şekilde uyuşturarak bıraktılar. Bir an için o karanlık odadaydım, sonrasında burada. Gözlerimi mısır tarlasının ortasında açtım.”

Zeytinburnu Mutlu Sonlu Masöz

Scarlet ürpererek ellerini başına koydu ve saçlarını parmaklarına  doladı. Babasını buraya, babaannesinin kaçırıldığı yere bırakmışlardı. Ama neden? Scarlet’ın, onun ailesinden    kalan    son    kişi    olduğunu    biliyorlardı    ve    ona     kol    kanat    gereceğini mi düşünmüşlerdi? Hiç de mantıklı değildi bu. O insanların, babasının iyiliğini düşünmediği son derece açıktı. O süre sebep başka ne olabilirdi? Onu bu evin yakınlarına bırakmalarının sebebi, Scarlet’a bir ileti göndermek miydi? Bir tehdit?

“Hatırlayabildiğin bir şeyler olmalı,” dedi Scarlet, çaresizlikle titremeye başlayan bir sesle. “bir ihtimal kapatılmış olduğun o oda veya binlerinin söylediği bir şeyler hakkında? Yüzlerini görmüş oldun mü? Bir polis çizerine tarif edebilir misin? Söyleyebileceğin herhangi bir şey var mı?” “Uyutulmuştum,”     dedi     babası   derhâl. Ama     sonra,            düşünmeye      çabalıyormuş    şeklinde kaşlarını çam. Bir eli, kolundaki yanık izlerine doğru  gitti fakat sonrasında kucağına  geri düştü.

“Yüzlerini görmeme izin vermediler.” Scarlet içinden yükselen, adamı sarsmak ve iyice düşünmesini haykırma isteğine zar zor direndi. “Gözünü mü bantladılar?” “Hayır.” Gözlerini kıstı. “Bakmaya korktum.” Öfkeyle biriken yaşlar kızın gözlerini yakmaya başlamıştı ve Scarlet başını geriye doğru yatırarak sabırla nefes aldı.