Zeytinburnu Mutlu Son Masaj Hizmeti

Zeytinburnu Mutlu Son

Burası otobanın geçtiği, konteynırların yüklendiği, uyuşturucu müptelalarının uğrak yeriydi, fakat çok yakında Zeytinburnu Mutlu Son  opera binası, otel ve pahalı apartmanlarla dolacaktı. Zenginlik bir fırtına şeklinde tüm şehri sarmaya başlamıştı. Bu Harry’ye Afrika nehirlerinde yaşayan ve kurak mevsim gelmeden derin sulara yüzme becerisini gösteremeyen ve çamurlu su birikintilerinde kapana kısılan yayın balığını hatırlattı. Geçindiren bir sürü inşaat vardı; vinçler güneş ışığında zürafa siluetleri şeklinde duruyordu.

“Her şey harika olacak.” Tom’un geldiğini duymamıştı. “Göreceğiz.” Harry bir sigara çıkardı. Tom’un tam olarak ne sorduğundan kararlı değildi. “Hoşuna gidecek, ” dedi Waaler. “sadece alışma meselesi, hepsi bu.” Harry çamurun üzerinde kuyruğunu sallayan ağızlarını açmış hava solumaya alışmaya çalışan gösterim balıklarını gaslınün önüne getirdi. “fakat artık bir cevaba ihtiyacım var, Harry.

Zeytinburnu Mutlu Son

Bizimle misin yoksa değil misin, bunu bilmem lazım.” Hava ile boğulmak. Yayın balığının ölümü kim bilir başka şeylerin ölümünden kötü değildi. Boğularak ölmek iyi bir ölüm sayılırdı. “Beate aradı, ” dedi Harry. “Televizyoncudaki parmak izlerini kontrol etmiş.” “Öyle mi?” “İzlerden bir şey çıkmamış. Dükkanın sahibi de bir şey hatırlamıyor.” “Yazık. İsveç’te, hipnoz kanalıyla vakaları hatırlamakta güçlük çeken tanıklarla çok iyi neticelar aldıklarını söylemişti Aune. Belki bunu biz de denemeliyiz.” “elbet.” “Ve bu öğleden sonrasında Adli tıptan ilginç bir informasyon geldi. Camilla Loen’le ilgili.” “Mm?” Bir an sessizlik oldu. Waaler çelik korkuluklara yaslandı.

“Benden hoşlanmadığını biliyorum, Harry. Ve bir gece içinde beni sevmeni falan da beklemiyorum senden.” Durakladı. “ama eğer birlikte çalışacaksak, bir yerlerden başlamalıyız, sence de öyle değil mi? Birbirimize daha açık olmalıyız.” “Açık mı?” “Evet. Bu sana birazcık şüpheli mi geliyor?” “biraz mı?” Tom Waaler gülümsedi. “Anlaşıldı. Nereden istersen başlayabilirsin. Bana hakkımda bilmek istediğin herhangi bir şeyi sorabilirsin.” “Bilmek mi?” “Evet. Ne istersen.” “O cinayeti işleyen sen?..” Harry durdu. “Pekala” dedi. “Bu şekilde davranmana yol açan şey ne?” “Ne demek istiyorsun?” “Sabahları yatağından kalkıp tüm bu meydana getirdiğin şeyleri sana yaptıran şey ne? Neyin peşindesin ve neden?” “anlamış oldum.”