Zeytinburnu Mutlu Son Hizmeti – Masör Ece
Zeytinburnu Mutlu Son Hizmeti  – Masör Ece
Zeytinburnu Mutlu Son eÄŸlenmek, neÅŸelenmek yasak deÄŸildi. Sevinç, baÅŸucumdan eksik olmuyordu. O dehemmiyet süresince çok aÄŸladığım oldu, fakat bununla birlikte önüme açılan yeni kavranılan, yeni anlamlan, yeni yaÅŸamları tüm hazzıyla tattım. * * * Edebiyat sınavımı verdiÄŸim ÅŸekilde, Garric’in derslerine gitmemek benzer biçimde bir ÅŸey düşünmüyor; her cumartesi onun oturduÄŸu sıranın önünde oturmaktan geri durmuyordum, içimdeki ateÅŸ hiç küllenmemiÅŸti: fanatik olduÄŸum bir insan eÄŸer olmazsa, dünya yaÅŸanılır benzer biçimde olmaktan çıkar diye düşünüyordum. Neuilly’den Zaza, yahut Therese olmadan çıktığım zamanlar, eve yürüyerek dönerdim. De la Grande Armee caddesinden gi- derdim. Zeytinburnu Mutlu Son günlerde pek tehlikeli olmayan bir oyun oynardım kendi kendime. Bu oyun, Etoile alanından hiç durmadan geçmekti. Alandan sonra, kalabalığa katılır, ite kaka, Champs-Elysees boyunca yürüyenlerin arasından sıyrılıp yürüdüm. Tüm bu süre içinde de, o adam çıkmazdı hiç aklımdan.
Ötekilerden taban tabana farklı bir adamı, bilinmeyen, hemen hemen egzotik bir mahallede, Belleville’de oturan bir adamı düşünürdüm. O “bunalım” içinde deÄŸildi; “huzursuz” deÄŸildi. Fakat baÅŸkaları benzer biçimde, yan uykuda da deÄŸildi. DoÄŸru yolu bulmuÅŸtu. Ne evi vardı, ne iÅŸi, ne de tekdüze bir günlük yaÅŸantısı. YaÅŸamında boÅŸa giden hiçbir ÅŸey yoktu. Yalnızdı, özgürdü. Sabahtan akÅŸfakat, akÅŸamdan sabaha çalışıyor, bir yola ışık tutuyor, bilgisizliÄŸin karanlığını Zeytinburnu Yakasılatıyordu.
Onun benzer biçimde olabilmeyi ne kadar isterdim! “Grup ruhu”nu geliÅŸtirdim içimde ve yanımdan her gelip geçene, yüreÄŸimde sıcak bir sevgi ile bakmaya baÅŸladım. Luxembourg Parkı’nda oturmuÅŸ kitap okurken, yanıma biri oturup da, konuÅŸmaya baÅŸlarsa, sevine sevine yanıt veriyor, sözü sürdürüyordum. Bir zamanlar, bana tanımadığım çocuklarla oynamak yasaktı. Åžimdi ise bu tabuyu ayaklar altına almanın tadını çıkarıyordum. “Halk”la iliÅŸkim olduÄŸu süre özellikle sevinç duyuyordum; çünkü o zaman, Garric’in öğretisini uyguluyormuÅŸum ÅŸeklinde geliyordu bana.
Zeytinburnu Mutlu Son
Zeytinburnu Mutlu Son tüm günlerimi. Ancak, Garric’in bana getirdiÄŸi sevinç, kısa bir süre sonra endiÅŸelerle bölündü. Hâlâ onun Balzac’tan, Victor Hugo’dan söz ediÅŸini dinliyordum can Zeytinburnuğıyla; sadece, doÄŸruyu söylemek gerekirse, çoktan ölmüş bir ÅŸeyi canlandırmaya, sürüklemeye çalışmaktan baÅŸka bir ÅŸey deÄŸildi yaptığım. Bir dinleyiciydim ben; Garric’in öğrencisi deÄŸildim artık. Onun yaÅŸam deliÄŸinin bir parçası olmaktan çıkmıştım. “Birkaç hafta sonrasında onu artık hiç göremeyeceÄŸim” diye tekrarlayıp duruyordum kendi kendime. Onu daha ÅŸimdiden yitirmiÅŸtim. Kıymetli aslabir ÅŸeyi yitirmemiÅŸtim daha önce. Bir vakit benim olmuÅŸ olanlar elimden gittiklerinde onlara önem vermekten vazgeçmiÅŸ olurdum aslına bakarsanız.
Oysa bu kez, çok deÄŸerli bir ÅŸeyden ayrılmaya zorlanıyordum ve buna göz yummaya yüreÄŸim razı gelmiyordu bir türlü. Hayır, diyordum; bunun yitip gitmesine izin vermeyeceÄŸim. Ne var ki, benim isteklerimin, dileklerimin bir ağırlığı yoktu. Nasıl kazanacaktım bu mevzuda baÅŸarıyı? Garric’e, gruplardan birine katılmak istediÄŸimi söyledim, içtenlikle, coÅŸkunlukla teÅŸekkür etti bana. Sadece, Garric, eylemin hanımlarla ilgili bölümleriyle baÄŸlarıntılı deÄŸildi. Gelecek yıl, belki de onunla hiç mi hiç karşılaÅŸmayacaktım. Bu mümkünlığı öyle dayanılmaz buluyordum ki, akıl almaz tasanlar kurgulamaya baÅŸladım. Onunla mevzuÅŸmaya, ona yazmaya, onsuz olamayacağımı anlatmaya gücüm yetecek miydi? Bunu göze alabilirsem, sonucunda ne olur diye düşünüyordum. “güz devri baÅŸladığında, onu yine görebileceÄŸim.








Son yorumlar